Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezi (KSÜ-ABAUM)

1.) GÖNÜLLÜLÜK NEDİR?

Gönüllülük, kalkınma süreçlerine doğrudan katkıda bulunan ve karşılığında bu süreçlerden etkilenen toplumsal bir olgudur. Gönüllülük farklı toplum ve topluluklarda farklı anlamlara sahip olmakla birlikte, gelişmişlik düzeyi ve sosyal kesimlere bağlı olarak farklı şekillerde yorumlanabilmektedir. Gönüllülüğe yönelik yaklaşımlar ve gönüllülük anlayışı, Türkiye içerisinde dahi farklılık göstermektedir.Gönüllülüğün sosyal kalkınmayı destekleyici bir biçimde gerçekleştirilmesine olanak sağlayacak etkin politikalar geliştirmek ve sosyal bir ortam yaratmak da mümkündür.

-İlk olarak, gönüllülüğün yardımseverlik ve yardım edebilirlik kavramını bünyesinde barındıran bir kavram olduğunu söyleyebilirim. Gönüllülük, başka bir kişi veya bir amaca hizmet anlayışıdır. Bu anlayış, gönüllülüğün, bireyler ve kurumlarca herhangi bir karşılık beklemeden kendileriyle doğrudan ilgili olmayan kişilere, sosyal sorunlara ve durumlara yönelik olarak hizmet sunma anlayışını vurgular. Diğer bir söyleyişle, gönüllülük herhangi bir maddi çıkar olmaksızın yapılan eylemler toplamıdır.

İkinci olarak, gönüllülük kişinin dışarıdan herhangi bir zorlamak olmadan, tamamen kendi özgür iradesiyle gerçekleştirdiği bir yardımdır.

Gönüllülüğün birleştirici bir diğer unsuru, yapılan gönüllü hizmetten faydalanan birinin olması niteliğidir. Yani, gönüllülüğün sağladığı hizmet ve katkının, gönüllünün aile bireyleri gibi doğrudan tanıdığı birinin ‘iyi olma’ durumuna hizmet etmesi veya ihtiyacına cevap vermesi gerekir, gönüllülükten faydalanan bir hedef kitlenin olması gerekir. Bu kitle ile kastedilen, toplum veya çevrenin yanı sıra, gönüllülerin doğrudan tanımadığı kırsal bölgede yaşayan kadınlar, yoksul köylüler veya genç kızlar, işsiz erkekler olabilir.

Gönüllülük hakkında, gönüllülüğün kurumsal ve örgütlü bir yapısının bulunması gerekir. İster doğrudan bireyler arasında, isterse kurumsal (kamu ve özel sektör) düzeyde ve daha resmi bir biçimde olsun, gönüllülük faaliyetlerinin, sürdürülebilir örgütlenme ve yukarıda bahsedilen diğer tüm niteliklerin bir araya geldiği biçimde bir iş olarak belirlenmesi gerekir. Kısa süreli ve ara sıra yapılan yardım ve hizmetlerin ne ölçüde gönüllülük olarak görülebileceği konusu, bu açıdan önem kazanmaktadır. Bu çalışmaların sürekliliği Türkiye’de gönüllülüğün kurumsallaşması, önümüzdeki dönemde, özellikle gönüllülüğün sürdürülebilirlik ve toplumun genelinde yaygın bir biçimde benimsenmesi ve sosyal politikalarla da desteklenen bir konuma gelmesi açısından önem kazanacaktır.

2-) GÖNÜLLÜLÜK FIRSATLARI

Türkiye’nin nüfusu genç, toplumun yaş ortalaması 30’un altındadır. Gençlerimizin genelinde önemli toplumsal duyarlılık vardır. Bu genç nüfusun, toplumsal duyarlılıklarının önünü açmak, bu alanda yapacakları girişimleri teşvik etmek sivil toplumun gelişmesi sürecinde önemli fark yaratabilmektedir. Gençlerin kendi girişimleriyle sivil alanda aktif hale gelerek çalışmalar yapması, toplumun kültürel alışkanlıklarını da geliştirecektir. Gençlere yönelik oluşan olumsuz ön yargılar, korku halleri, yapılanların görülmesiyle çabuk değişebilecektir. Gençler fırsat verildiğinde bunu kanıtlayacak enerjiye ve niyete sahiptir. Fakat toplumun içindeki “güvensizlik” alışkanlığını öncelikle yetişkinlerin değiştirmesi, kamuda çalışan yöneticilerden başlayarak devletin de sivil topluma, özellikle gençlere yaklaşımında daha fazla güven duyan yaklaşımlar sergilemesi gerekmektedir. Türkiye’de sivil toplumun gelişebilmesi için önemli bir etken vardır. Toplumda iyi örnek oluşturmak amacıyla hareket eden, bunu temel ilkeler olarak benimsemiş olan ve açıkça savunan sivil toplum kuruluşlarının hızla büyümesi olasılığı yüksektir. Yerelden başlayarak toplumun genelinde buna duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. İyi örnekler oluşturulması, bunun açıkça tanıtılması, uygulamaların süreklilik göstermesi durumunda sivil topluma güven oluşturulabilmektedir. Katılımcılığın açıklığın sağlanmasıyla, toplumsal desteğin hızla artma olasılığı vardır. Bu yaklaşımı yapacak, gönüllü katılımını çoğaltacak ve sivil toplumu geliştirecek olan bu yeni düşünceyi uygulayabilecek kesim genç kuşaktır. Sivil toplumun gelişmesi demokrasinin gelişmesinde önemli rol oynar. Bu sebeple gençlere bu fırsatın tanınması geleceğin Türkiye’sine çok önemli katkı sağlayacaktır.

3.TÜRKİYEDE AVRUPA GÖNÜLLÜ HİZMETİ

Avrupa Gönüllü Hizmeti programı ile hem Türkiye’den gençler başka bir program ülkesinde gönüllü hizmet yapabilmekte hem de diğer ülkelerden gençler Türkiye’deki kurumlarda gönüllü hizmette bulunabilmektedirler.


Bu yıllar arasında da tüm bu projelere Türk Ulusal Ajansı’nın verdiği hibe miktarı 21,358,774 Euro olarak gerçekleşmiştir.

İstatistiklere göz atıldığında, Türkiye’ye gelen ve Türkiye’den giden gönüllü sayıları arasında oldukça büyük bir fark bulunmaktadır. Bu farkın sebebi, Avrupa’daki gençlerin farklı programlardan da fayda görüyor olması, Avrupa Gönüllü Hizmetinin Türkiye’deki gençlerin çok fazla eleme kriteri olmaksızın katılabileceği nadir programlardan biri olması gibi sebepler düşünülmektedir.

Türkiye’den Avrupa Gönüllü Hizmetine katılan gençlere katılma motivasyonu sorulduğunda ilk verilen cevaplar genellikle;

- yabancı dili geliştirmek

- farklı ülkeler görmek

- farklı kültürlerle, farklı insanlarla tanışmak

- hazırlanmakta olduğu iş hayatı için daha iyi bir CV’ ye sahip olmaktır.

Türkiye’de gönüllülük ve gönüllüler üzerinde faaliyetler yürüten birçok STK ve kamu kurumu bir süredir Türkiye’de “Ulusal Gönüllülük Komitesi” kurulmasına gayret edilmektedir.